Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen bu hastalık, göz sinirinde tahribata yol açarak kalıcı görme kaybına neden olur. Sinsi bir hastalıktır ve yavaş ilerler. Göziçi basıncı yükseldiğinde gözün ağ tabakasından beyine sinyaller taşıyan göz siniri hücreleri hasarlanır.
Glokom nedeniyle oluşan bu tahribat önlenebilir görme kayıplarının en önemli nedenlerinden biridir. Tedavisiz kalan gözlerde vakit geçtikçe beyine sinyal taşıyan hücre ölümü artar, hücreler görme işlevini gerçekleştiremez ve beynimize bilgi taşıyamaz.
Görülmeyen alanlar erken dönemde çevresel görmeyi etkilediği için şikayet yaratmaz. Hastalar görme merkezde etkilenene kadar görme kaybını fark etmez ve bu nedenle göz doktoruna ancak geç dönemde başvururlar.
Göziçi basıncı, aköz hümör adı verilen göziçi sıvısı tarafından oluşturulur ve normal göz sağlığı için gereklidir. Aköz hümör gözün damar tabakası içinde üretilir. Göz içindeki sıvı yapımı ile sıvının dışa akımı arasındaki denge bozulduğunda basınç artışı başlar ve bu artış görme siniri üzerinde harabiyet yaratır.
Normal göziçi basıncı kişiye özel bir değerdir. Göz siniri üzerinde harabiyet yaratmayan ve görme alanında kayıp yaratmayan basınç ‘normal’ olarak kabul edilir. Genellikle 9 mmHg alt sınır ve 22 mmHg üst sınır olarak değerlendirilir. Glokom oluşumunda tek risk faktörü göziçi basınç yüksekliği değildir.
Hiçbir şikayetiniz olmayabilir. Glokom, genellikle rastlantı sonucu göz muayenesinde saptanır. Göziçi basıncı çok yükseldiğinde şiddetli ağrı olur.
Ailede glokom tanısı olan bireylerde risk artar. Bu hastalarda sadece göz tansiyon ölçümü değil, görme alanı muayenesi ve göz sinir taraması yapılmalıdır.
Glokoma bağlı görme kaybı riskinin önüne geçmek için 40 yaşından itibaren her birey düzenli göz muayenesi olmalıdır. 40 yaş ve üzeri, göz muayenesi sırasında göz tansiyonu yüksek saptanan, ailesinde glokom hikayesi olan, ince korneaya sahip, diyabet, migren, hipertansiyon ve damar problemi olan olguların glokom geliştirme ihtimali daha fazladır.
Glokom tanısı konulmasında gözün mikroskobik incelenmesi, göz tansiyonu ve kornea kalınlığı ölçümü, göz dibi muayenesi, göz tomografisi ve görme alanı en önemli yöntemlerdir.
Optik Sinir Başı Muayenesi: En önemli muayene yöntemlerindendir. Göz sinirinde meydana gelebilecek hasarı gösterir. Glokom hastalarında zaman içinde oluşabilecek değişiklikler bu muayene ile takip edilir.
Retina Sinir Lifi Tabakası Muayenesi: Göz sinirinde oluşan hasardan önce retina sinir lifi tabakası etkilenmektedir. Son teknolojik cihazlar ile analiz yapılmalıdır.
Görme Alanı Tetkiki: Bir göze ait görme alanı, göz karşıya sabit baktığında çevresinde görebildiği alan demektir. Hasta uyumu gerektiren yararlı bir tetkiktir.
Kornea Kalınlık Ölçümü: Kornea kalınlık ölçümü göz tansiyonu tanısında mutlaka yapılması gereken bir tetkiktir. Normal gözlerde yaklaşık 520-550 mikron arasındadır. Kornea kalınlığı normalden kalın ise göziçi basıncı aletler tarafından yüksek ölçülecektir ve normalden ince ise düşük ölçülecektir. Bu nedenle yanlış tanı konabilir.
Hastaların yaşam tarzındaki bazı değişikliklerin de glokomda görme kaybını önlediği yeni yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.
Düzenli egzersiz: Göz tansiyonu hastalarında düzenli egzersiz ile görme kaybının yavaşladığı gösterilmiştir. Bu nedenle spor yapmayı öneriyoruz. Ancak pigmenter glokom denen özel bir glokom tipinde ağır sporlardan kaçınmak gerekir.
Yeşil lifli sebze ve meyvelerden zengin beslenme: Lifli besinler ile beslenenlerin glokom geliştirme riski %20-30 oranında daha düşük olduğu gösterilmiştir. Yeşil sebzelerin içindeki nitratlar nitrik okside dönüşür ve kan akımını arttırarak göz tansiyonunu düzenler.
Sigaranın kesilmesi: Sigara içmek glokom riskini arttırır ve genel vücut sağlığını kötü yönde etkiler.
Sağlıklı kiloda olmak: Vücut kitle indeksi yüksek olan kişilerde diyabete eğilim artar, diyabetli hastalarda ise glokom ihtimali daha fazladır. Ayrıca çok düşük vücut kitle indeksi de glokom riskini arttırır.
Kortizon kullanımından kaçınma: Kortizon kullanımı göz tansiyonunu arttırır bu nedenle göz tansiyonu hastaları çok gerekmedikçe kortizon içeren hap, merhem veya damla kullanmamalıdır.
Kahve-Çay: Kısa süre içinde büyük miktarlarda sıvı alımı basınçta ani artışlara neden olabileceğinden sakıncalıdır. Gün içerisinde dağılmış bölümler olarak çok fazla olmamak kaydıyla alabilirler.
Glokom Nedir?
Glokom, halk arasındaki adı ile göz tansiyonu hastalığı görme sinirinin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan, önce görme alanının daraldığı ve ileri safhalarda geri dönülmez körlüğe yol açan çok sinsi bir hastalıktır. Dünya da glokom, katarakt sonrası ikinci körlük nedenidir.
Göz tansiyonu yüksek hastalarda, glokom görülmesi ihtimali çok yükseldiği için genellikle göz tansiyonu ve glokom aynı hastalığın ismi olarak kullanılır. Aslında, her yüksek göz içi basıncı glokom hastalığına yol açmaz, bu duruma oküler hipertansiyon denir.
Bazen de göz tansiyonu düşük olmasına rağmen glokom hastalığı ortaya çıkabilmektedir. Bu duruma ise normal basınçlı glokom denir. Bu nedenle glokom hastalığının tanısında sadece göz tansiyonu ölçümü değil, asıl görme sinirinin sağlam olup olmadığı değerlendirilmesi önemlidir.
Glokom Belirtileri
Glokomun temel özelliği çoğu hasta da ciddi ve geri dönüşsüz görme kaybı oluşana kadar hiçbir belirti vermemesidir. Bunun sebebi glokom da oluşan görme kaybının merkezden değil çevre görmeden başlaması ve bu nedenle iki göz açıkken hastanın bu kaybı hissetmesinin mümkün olmamasıdır.
Çoğu glokom hastasında göz tansiyonu yavaş yavaş yükseldiği için hastada bir belirti oluşmaz ama her gün görme siniri yavaş yavaş ölür ve hastanın fark ettiği aşama olan merkez görmenin kaybı başladığında ise işi işten çoktan geçmiştir. Bu nedenle 45 yaş sonrası her birey senede bir kez göz muayenesi olmalı, sadece göz tansiyonu ölçülmesi ile kalınmamalı OCT yani sinir hücre sayımı yapan tomografi cihazı ile de ölçüm yapılmalıdır. Bu sayede glokom çok erken aşamalarda tanınarak, erken tedavisi yapılabilir.
Göz tansiyonu ani yükselen bireylerde gözlerde ağrı hissedilmesi glokomun belirtilerinden birisidir. Ayrıca ani ve çok yükselen tansiyona bağlı geçici merkez görme kaybı da oluşabilir.
Glokom Belirtileri Nelerdir?
Akut glokom krizinde;
Göz içi basıncının yükselmesinin sebeplerini temel alan glokom sınıflandırmasında glokom açık açılı glokom ve kapalı açılı glokom olarak ikiye ayrılır. Bir de doğuştan olan konjenital glokom vardır ki bu diğer glokom onlardan farklı bir gözü boşaltan açı bölgesinin gelişim problemidir. Ayrıca glokom, kendiliğinden yani başka bir hastalık olmadan oluşması ya da göz içindeki başka bir hastalığa, geçirilmiş ameliyatlara, travmalara üveitler gibi sebeplere bağlı olmasına göre de primer ya da sekonder olarak sınıflandırılabilirler. Bu iki sınıflandırma birleştirildiğinde primer açık açılı ve primer kapalı açılı glokom ve ayrıca sekonder açık açılı ve sekonder kapalı açılı glokomlar olarak bir sınıflandırma yapmak doğru olur.
En sık kullanılan yöntem, air-puff denen göze hava üfleyen cihazdır. Bu cihaz kolay ölçüm sağlasa da temelde sadece bir tarama cihazıdır. Asıl cihaz glokom hastalarının tanı ve takibinde kullanılması şart olan, göze damla damlatılarak mavi ışık ile ölçüm yapan aplanasyon tonometresidir. Bu cihaz, göz tansiyonu ölçümündeki en hassas cihazdır ve hata yapma ihtimali havalı cihaza göre çok düşüktür.